Çakralar, Hint mitolojisi başta olmak üzere bazı Asya mitolojilerinde yer alan bir kavramdır. İnsan vücudunun enerji merkezleri olarak adlandırılan çakraların sayısı 7 tanedir. Her biri farklı bir işlevi yerine getiren çakralardan biri de üçüncü göz çakra ya da hipofiz bezleridir. Alın çakrası olarak da adlandırılan bu çakra, insanın iki kaşının arasında yer almaktadır. Daha çok serotonin ve melatonin hormonları ile beslenen bu çakra hem fiziksel hem de fizikötesi bazı etkilere sahiptir. Fiziksel yararlarının başında göz, iskelet ve beynin bazı bölgelerinin sağlığını doğrudan etkilemesi gelmektedir. Üçüncü göz çakra açık olduğu durumlarda göz, iskelet ve beyin sağlığı da büyük ölçüde iyi olmaktadır. Fizikötesi yanı ise insanın dünyayı algılayışını şekillendirmesidir. Özellikle maddi ve fiziki gerçekliklerin, farklı boyutlarının da görülmesini sağlamaktadır.
Doğuşta açık olan ve yaklaşık 9 yaşa ulaşıncaya kadar açık kalan üçüncü göz çakra beslenme alışkanlıkları, tüketilen su, bulunulan ortam ve zihin durumu gibi etkenlerden dolayı sonraki dönemlerde kireçlenmekte ve işlevini kaybetmektedir. Bu işlev kaybı, bedenin yukarıda bahsedilen kısımlarında sorunların ortaya çıkmasına ve bireyin dünyayı daha sığ bir çerçeveden algılamasına yol açmaktadır. Bu yüzden de üçüncü göz çakra üzerinde bulunan kireçlenmenin giderilmesi ve bu çakranın yeniden aktif hale getirilmesi gereklidir. Ancak bu temizleme işleminin süreklilik arz etmesine de dikkat edilmelidir. Zira kirletici etkenler ortadan kaldırılmadığı müddetçe, bu kapanma da devamlı olacaktır.
Gündüz ve Gece Dengesinden Yararlanma
Üçüncü göz çakranın dengelenmesinde serotonin ve melatonin önemli bir yer tutmaktadır. Bedenin bu hormonlar bakımından zengin hale getirilmesi, üçüncü göz çakranın işlevini daha iyi yerine getirebilmesi anlamına gelmektedir. Bunun sağlanabilmesi için gece ve gündüz dengesinden yararlanılmalıdır. Zira serotonin gündüz vakti ve güneş enerjisinden temin edilebilirken, melatonin gecenin karanlığında depolanmaktadır. Bu yüzden de gece mutlaka uykuda olunmalı ve gündüz ise güneş ışığından bolca yararlanılmalıdır. Uyku düzensizliği olanlar, özellikle gece 23:00 ve 02:00 saatleri arasında ayakta olanlar, büyük ölçüde melatonin kaybetmektedir. Bu durum da üçüncü göz çakra üzerinde doğrudan etkilidir. Gecenin uyumak için, gündüzün de uyanık olmak ve gündelik işleri yerine getirebilmek için olduğu unutulmamalı, bu doğrultuda hareket edilmelidir.
Müzik
Müzik, çakraların açılmasında en etkili olan yöntemlerden biridir. Günümüzde her ne kadar müzik yalnızca bir eğlence aracı olarak görülse de antik çağlardan beri hastaların tedavi edilmesi amacıyla da yaygın olarak kullanılmıştır. Üçüncü göz çakra üzerindeki baskıyı kaldırmak ve onun özgür kalmasını sağlamak amacıyla da müzikten yararlanmak mümkündür. Ancak bu amaçla dinlenecek müziğin sözlerinin olmaması ve mümkünse doğa seslerinin taklidinden oluşması önemlidir. Sözlü müzikler, zihnin meşgul olmasına yol açmakta ve istenilen odaklanmanın yaşanmasını engellemektedir. Doğa sesleri ise insanlar üzerinde rahatlatıcı bir etkiye sahiptir. Özellikle su sesi, üçüncü göz çakra da dahil olmak üzere, vücutta bulunan çakraların tamamı üzerinde etkilidir.
Yoga ve Meditasyon
Kadim Hint ve uzak Asya kültürünün önemli uygulamalarından olan yoga ve meditasyon da üçüncü göz çakra şifası için kullanılabilecek etkili yöntemlerden biridir. Vücut yeteri kadar esnetildikten ve rahat bir yer seçildikten sonra, yoga ya da meditasyona başlanmalıdır. Üçüncü göz çakranın rengi mavidir. Gözler kapatılmalı ve göz önüne yoğun mavi renk getirilmelidir. Bu rengin iki kaşın arasından vücuda girdiği düşünülmeli ve rahatlamaya odaklanılmalıdır. Bu esnada birey kendisini motive edecek müziklerden de yararlanabilir.
コメント